31 Aralık 2008 Çarşamba

2008 BİTERKEN - YILBAŞI KURABİYELERİ

Sanki bu yazıyı dün yazmış gibiyim. Bir bakalım, gerçekten hedeflediğim gibi bakmışmıyım zaman denen akıcı şeye. Pek sanmıyorum. 2008 de 2007 gibi hızla kendi dalgasının kuvveti ile bizi iterek geçti ve gidiyor.

Yani yine akıntıda savrulup, yine kendimiz bir yanda yapmakla yükümlü olduklarımız bir yanda planla yaşamışız. Bu değişir mi ? Umudumuzu yitirmiyoruz ve ne yapıyoruz? Aynı şeyleri bu sefer de 2009 için diliyoruz.

Umuyorum 2009 standart tüm temennilerin ekinde size sizin yılınız olduğunu hissettirecek şekilde geçer..

Seneye inşallah yine bu platformda kendimiz için bolca şey yaptığımız bir yılı konuşur oluruz.


2008'de kendim için yaptıklarım :)

  • Selanik'e gidip özlediğim insanları gördüm
  • İlk kez 3 hafta yıllık izin kullandım
  • Kurabiye yapımı için iki atölye çalışması yürüttüm
  • Fotoğrafçılık seminerine katıldım (çok etkilemedi galiba) :)
  • Arkadaşlarıma çok vakit ayırdım
  • 40 tane pasta yaptım
  • Sayısını hesaplayamadığım kadar kurabiye pişirdim
  • Anneme pandispanya ve ganaj yapmayı gösterdim ki bana yardım etsin :)
  • Eşimin daha çok mutfağa girmesinine müsade ettim - en son süper bir bezelye yemeği yaptı :)
  • Haftada minimum 2 film seyrettim
  • Daha az dizi takip ettim - Yaprak Dökümü'nden hala vazgeçemiyorum :)
  • Saçlarımı istediğim gibi kestirdim
  • Çok yedim :) ve çok pişmanım :)
  • veeeee bir sürü ama bir sürü pastacılık malzemesi aldım...

İşte onlardan son satınaldıklarımla da bu sene yeniyıl kurabiyelerini yaptım....


www.kitchenkrafts.com adresinden getirttiğim yeni yıl kurabiye kalıplarımla çocuklar gibi eğlenerek tam 60 tane kurabiye süsledim. Bu kurabiyeleri hem her sene olduğu gibi şirkete getirdim hem de akşam evdeki yılbaşı kutlamamız için ağacımızın altındaki sepete yerleştirdim.

En güzel dileklerimle , sevgiyle ve afiyetle kalın...

2009'da görüşmek üzere!

Diğer yeniyıl kurabiye örnekleri:

2006

2007

29 Aralık 2008 Pazartesi

SOMON RENGİ NİŞAN PASTASI



"Aman bre deryalar biz nişanlıyız" türküsü dilimde cumartesi gecesi yok yok hatta cuma akşamından beri içimden mırıldanıp duruyorum. Daha pastayı yaparken dilime doladığım bu şarkı Çikomu Allah'ın emri ile istedikleri an daha manalı bir hal alıverdi.

Evet, cumartesi akşamı çok hayırlı bir işimiz vardı. Kızımız Sıla ile oğlumuz Uğur hayatlarında yeni bir adım atarken onların sevincine ortak olmak :)

Tabii bu sevince kuru kuru seyirci olmam beklenemezdi. Nişan töreninin pastasını ellerimle hazırladım. Ne derler.... "Allah tamamına erdirsin" :)

Mutluluklar diliyorum tekrar !!!


Afiyetle,

24 Aralık 2008 Çarşamba

ANNEANNE KURABİYESİ


Krizden midir, nedir? Sanırım en sönük yılbaşı arifesindeyiz. Sizi bilmem ama ben kendi çevremde yeniyılın umudunun yansımalarını pek göremiyorum. Coşkusuz, heyecansız bir bekleyiş var bence. 2009 ne getirecek ? Getireceklerinden ziyade götüreceklerine dair öngörüler havada uçuşuyor. Talihsiz, zavallı 2009 kendisine yüklenen kara bir misyonla giriyor hayatımıza şimdiden.
Yok ilk üç aydan sonra gidişat iyice kötüleşecek, 2009 daha beter olacak. Her yerde aynı sözler.
Sanırım ondan bu sene elim zor gidiyor yılbaşına dair bir şeyler yapmaya. Evi renklendirip güzelleştirdiği için çok severek yaptığım ağaç kurma aktivitesini bile sırf yeniyılın bu karamsar havasını biraz olsun dağıtsın diye zarzor gerçekleştirdim bu sene.
Umuyorum bu karamsar hava ve beklentiler sadece düşüncelerde kalır ve 2009 beklendiğinin çok ötesinde çok güzel ve özel bir yıl olur , herkesi utandırır.
Geçtiğimiz pazar sabahı kahvaltıda yine konuklarım vardı. Ancak bu sefer malesef fotoğraf çekmeme fırsat kalmadan sofraya oturuldu, o nedenle masaya ve yaptıklarıma dair elimde herhangi bir fotoğraf yok. Bu kurabiyenin dışında :)
Anneanne kurabiyesinin tarifini Portakal Ağacı'nda okumuştum, denemeye karar verdim ve çok da memnun kaldığım bir tarif oldu.
Malzemeler:
  • 2 yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 250 gr oda ısısında margarin (ben tereyağ+margarin karışık kullandım)
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • yaklaşık 700 gr un (azar azar ilave edilmesi uygun olur)
  • üzeri için 1 yumurta sarısı ve toz şeker

Margarin, 2 yumurta, toz şeker, yoğurt, kabartma tozu ve vanilya bir kasede yavaş yavaş un ekleyerek yoğurmaya başlanır. Kulak memesi kıvamında ele yapışmayan bir hamur elde edinceye kadar un eklenmeye devam edilir.

Hamur kıvamına gelince hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılır, uzun rulo şeklinde yuvarlanır ve spiral şeklinde sarılır. Yağlı kağıt serilmiş ya da yağlanmış fırın tepsisine aralıklı olarak dizilir. Üzerlerine yumurta sarısı sürülür ve toz şeker serpilir.

Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirilir.

Afiyetle,

20 Aralık 2008 Cumartesi

ELMALI TURTA





Mutfağımın ciddi bir tadilata ihtiyacı var. "Dökülüyor" ifadesi artık mecazi bir durumdan çok ötede. Kira olunca yaratılan geçici çözümler bir yere kadar, ancak bu dökülme meselesi beni ruhen çok etkilemeye başladı. Mutfağım bana artık keyif vermez oldu. Öyleki yılbaşı yaklaşmasına rağmen içimden hiç girip kurabiye yapmak bile gelmiyor, bırakın kurabiyeyi pastayı makarna dahi yaparken sıtkım sıyrılıyor, neye dokunsam elimde kalıyor.Demin mutfaktaydım, yarın sabah yine kahvaltıda konuklarım olacak ve bir şeyler hazırlamaya çalışıyorum.Şimdi sinirlendim ve bir mola vermeye karar verdim. Bari mola vermişken bloğa bakayım dedim, sonra şu uzun süre beklettiğim Elmalı Turta'nın tarifine yazmaya niyetlendim ve buradayım.

Dinginleşmeye geldim anlayacağınız :)
Elmalı Turta tarifi tarif defteri edindiğim yılların eski sayfalarından sıkça kullandığım bir tarif. Sanırım lisede okuyordum daha, Sinem'ciğimin şeker annesi Handuş yapmıştı ama kayısı reçelli yapmıştı diye hatırlıyorum. Hamurunun kıvamını çok sevmiş hemen yazmıştım ve o gün bugündür sıkça uygularım bu tarifi. Ben elma+ceviz+tarçın üçlüsünün muhteşem bir sonuç yarattığını savunan kitledenim sanırım ve bu tarife de bu üçlüyü çok yakıştırıyorum. Daha önce yine bu hamuru kullanarak sizlere Balkabaklı Turta tarifimi vermiştim.

Aynı hamurla, elinizde varolan reçel ve marmelatları kullanarak da çeşitlemeler yaratabilirsiniz.

Malzemeler:

Hamur malzemesi :
  • 2 yumurta
  • 3/4 paket margarin
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 su bardağı toz şeker
  • aldığı kadar un (genellikle 500 gr yeterli oluyor, azar azar ilave etmekte fayda var)
İç Malzeme:
  • 3 adet elma (büyük boy)
  • 3 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı toz tarçın
  • 1 ufak kase iri çekilmiş ceviziçi
Üzeri için ; 1 yumurta sarısı - süslemek için pudra şekeri


Yapılışı:

  1. Elmaları soyup rendeliyoruz. Bir tencereye rendelenmiş elma ve toz şekeri koyup kısık ateşte pişiriyoruz.
  2. Elmalar suyunu salıp çekince tarçın ilave ediyoruz.Son olarak cevizi de ilave edip ocağı kapatıyoruz. 
  3. Tüm malzemeler bir kaba koyup yavaş yavaş un ekleyerek kulak memesi kıvamında bir hamur elde ediyoruz.
  4. Tart kalıbı ya da turtayı pişireceğimiz kalıp/tepsiyi margarin ile yağlayıp hazırlıyoruz.
  5. Hamurdan yumruk kadar bir parça ayrıyoruz ve buzdolabına kaldırıyoruz.
  6. Kalan hamuru bir merdane ile açıp tart kalıbına eşit oranlarda yayarak ve kenarları hafif hafif yükseltiyoruz. Hamurun tabanını bir çatalla çeşitli yerlerinden deliyoruz.
  7. Kalıba serilen hamurun üzerine hazırlanan harçtan döküp eşit şekilde dağıtıyoruz.
  8. Bir kenara ayrılan hamuru ister kalıbın büyüklüğünde açıp çeşitli kalıplar keserek bir kapak hazırlıyor ya da hamurdan şeritler yapılarak üzerine diziyoruz.
  9. Bu kapağın üzerine yumurta sarısı sürüp önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 40 dk kadar pişiriyoruz. (Kızarana kadar)
  10. Soğuyunca üzerine pudra şekeri serpilerek servis yapıyoruz.
Afiyetle,

17 Aralık 2008 Çarşamba

CEVİZLİ EKMEK VE YENİ BİR KAHVALTI SOFRASI


Zaman yine su gibi akıp gidiyor. Ben o mucizeye tanık olduğumdan beri 4,5 ay geçti de gitti bile. Prenses arkadaşımın prens oğluşu büyüdü de Müge Teyzesi (bana Müge demesini istiyorum ama) ve Engin Amcasını (Amca süper oldu) ziyarete geldi.

Sinem ile organizasyonu yaparken aldığım sıkı tembihler neticesinde standart kahvaltı formatının dışına çıkmadım, börek , çörek , tatlı hiçbiri yoktu bu sefer.





Klasik kahvaltı seçeneklerine ilave olarak, Muhammara ve Közlenmiş Kırmızı Biber ile biraz renk katmaya çalıştım.




Bol tereyağlı sucuklu yumurta ile biraz yaramazlık yapsam da ne yalan söyleyeyim söz verdiğime pişman olmadım değil :) Şöyle bir açma falan mı yapsaydım diye düşündüm durdum masada otururken.





Ama ekmek yapmamam noktasında bir kısıt yoktu o nedenle akşam yatmadan Cevizli ekmek malzemesi koydum makinama.



Malzemeler: (700 gr somun boyutu + orta renk kabuk + beyaz ekmek programı)
  • 1 + 1/8 cup su - ılık (makinanın içinden cup ölçüsü de çıktı, onunla ölçtüm) (su bardağı ile aynı boydaydı..)
  • 2 büyük ölçek zeytinyağ (bu da makinanın bir aparatı) (4 yemek kaşığı kadardı)
  • 2 küçük ölçek tuz (2 çay kaşığı kadar)
  • 2 büyük ölçek toz şeker
  • 1/2 cup ceviziçi
  • 3 cup un
  • 2 küçük ölçek aktif kuru maya (Dr. Oetker instant maya kullandım)
Hazır konumuz ekmeğe gelmişken Uno, yeni bir oluşum başlattı ve Blogger Sofrası'nı kurdu. İyi Yaşamak için İyi Ekmek sloganı ile besin değeri yüksek ekmek yemeye teşvik eden Uno'dan çok güzel bir süpriz paket aldım geçenlerde. İçinden hem de en sevdiğim çeşitlerin çıktığı bir paket dolusu Uno lezzeti.


Özellikle bu şekilde içinde değişik lezzetlerin olduğu ekmeklere bayılıyorum. Özellikle Uno'nun "Çok Tahıllı Ekmek" çeşidini yemeyi çok seviyorum.

İşe gelirken kahvaltı olarak genellikle 2 dilim çok tahıllı ekmek üzerine sürülmüş muhammara ve arasına konmuş 3 dilim dil peynirli sandviçi hazırlıyorum.



Bu güzel ve birbirinden çok farklı, her zevke uygun bir lezzetin muhakkak bulunduğu Uno'nun ekmek çeşitlerinden farklı tarifler hazırlayarak sizlerle paylaşacağım.

Diğer kahvaltı sofralarım:

http://yemekbahane.blogspot.com/2007/08/ye-25-kahvalti-patatesli-yumurta.html

http://yemekbahane.blogspot.com/2008/03/isim-karti-kurabiyeleri.html

http://yemekbahane.blogspot.com/2008/07/sezon-ailii-balkonumuzda-konuklarimizla.html

http://yemekbahane.blogspot.com/2008/05/davet-sofralarindan-eitlemeler.html

Afiyetle,

12 Aralık 2008 Cuma

AYICIKLI BEBEK KURABİYELERİ

Bekleyip durduğumuz o uzun bayram tatili benim için bugün bitti.Tekrar iş başı yaptım.Bayram sonrası nasıl bir ruh haliyle gelindiğini az çok tahmin ediyorsunuz sanırım.Neyseki hafta başladığı gibi bitti ve 2 günlük haftasonu giriyor araya.Pazartesi anlayacağız sanırım tam anlamıyla beklenen tatilin bitişini.Bundan sonra ne bekleriz? Belki yılbaşını. Ama şu bir gerçekki 2006 sonunda mailleri dönmeye başlayan meşhur 2008 yılı ve haftaiçine gelen süper bayramlarını da geride bırakmış olduk.2009'da ise işler kesat, hemen baktım :)

Bayramda İstanbul'da kaldık ama itiraf ediyorum çok sıkıldık. Eşimle birbirimize bakıp bugün ne yapsak diye düşünmekten çok yorulduk. Tatil ya, insan bir şeyler yapmaya güdümleniyor.

Bol bol film seyrettik diyebilirim.




Bunlar izlediklerimizden bazıları..
Rails & Ties , tam bir dram.. Annesi intihar eden bir çocuğun annesinin arabasına çarpan trenin operatörü ve onun karısı ile olan hikayesini konu alıyor. Çok beğendim mi? Hayır ... 5 üzerinden 2 diyebilirim.
Traitor, macerasevenler için ilginç bir hikaye.İslami terör ve ABD konulu bir aksiyon filmi.Sıkılmadan seyredebiliyor insan.
The Accidential Husband, benim gibi romantik komedi sevenler için eğlenceli vakit geçirmenizi sağlıyor. Radyoda aşk doktoru programı yapıp, kadınlara öğütler veren bir bayanın başına gelen
komik olaylar ve tabii ki romantik sahneler:)
Nights in Rodanthe, eğer siz de Richard Gere hayranıysanız bu filmi seyretmeye başladığınızda zaten beklentiniz tavanda oluyor ama birden puffff diye sönüyorsunuz. Hataları kabul etme, sevdiklerine zaman ayırma ve değer verme anafikrini veren ve bence sıkıcı akışı olan bir film. Richard Gere filmi diyip aldanmayın derim :)


Pekiiii.... Geride bıraktığımız bir hafta boyunca sitede ne yaptım, hiiiççç:) Bugün hesapta Elmalı Turta'nın tarifini verecektim ama ne yalan söyleyeyim içimde bir rehavet, bir üşengeçlik..Kolayına kaçmayı yeğledim, itiraf ediyorum.
Bayramdan önce teslim ettiğim bir kurabiye sepetini yayınlamaya karar verdim. Bu kurabiyeleri yeni abla olan bir küçük hanımefendi için yaptım. Kızkardeşinin doğduğu gün okuluna götürüp arkadaşlarına dağıtması için.
Kendisi gibi cici ve süslü ayıcıklar hazırladım ve tek tek paketleyip yine aynı tonlardaki karton sepete yerleştirdim, böylelikle küçük Duru kurabiyelerini rahatlıkla dağıtabildi.
Kendinize iyi bakın ve afiyetle kalın,

4 Aralık 2008 Perşembe

BAKLAVA YUFKASINDAN ISPANAKLI BÖREK


Haftasonu gelen konuklarım için yaptığım börek değerli gurularımız Sevgili Müge ve Yasemin'den tam puan aldı. İç malzemesinde zevke göre farklılıklar yaratabileceğiniz bu böreği yapmak hem çok pratik hem de sonuç oldukça taktir topluyor.
Baklava yufkasını büyük marketlerde ve yufkacılarda rahatlıkla bulabilirsiniz. Yarım kiloluk ve bir kiloluk farklı alternatiflerle satılan yufkanın genellikle yarım kiloluk olanı börek yapımı aşamasında yeterli oluyor. Yarım kiloluk paketten 30 adet kadar yufka çıkıyor ki bu sizin 30 adet börek yapmanıza yeterli, tabii daha küçük dilimler halinde keserseniz daha fazla böreğiniz de olabilir.
Tarife geçelim :
Malzemeler:
  • 1/2 kg'luk baklava yufkası
  • 1 kilo ıspanak (sadece yapraklarını kullanıyorum, sapları ile de yemek pişirebiliriz)
  • sıvıyağ (hem yufkaların üzerine sürmek için hem de ıspanağımızı kavurmak için)
  • 1 adet orta boy soğan
  • 150-200 gr kadar beyaz peynir
  • 1 adet yumurtanın sarısı (böreklerin üzerine sürmek için)
  • tuz

Öncelikle iç malzememizi hazırlıyoruz.

Ispanakların yapraklarını ayıklayıp, doğrayıp yıkıyoruz. Yıkama işleminden sonra iyice suyunun süzülmesi için süzgeçte ya da bir kağıt havlu üzerinde bekletiyoruz.

Soğanı yemeklik olarak doğruyoruz. Tencereye bir miktar sıvıyağ koyup (arzuya göre miktarı belirleyebilirsiniz) soğanları soteliyoruz. Soğanlar yumuşayınca ıspanakları ilave ediyoruz. Tuzunu ekliyoruz. Ispanaklar suyunu salıp çekmeye başlayınca ocağın altını kapatıyoruz. Bu aşamada ıspanakların çok fazla suyunu çekmesine engel olmalıyız, zira börekte ıspanağın suyunu kullanacağız. Pişirdiğimiz ıspanağa peyniri ilave ediyoruz. Tuz eklerken peynirinizin tuz oranını da dikkate almanızı öneririm.

Baklavalık yufkalar son derece ince, bu noktada özellikle dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca normal yufkalardan farklı olarak dikdörtgen bir formları var.

Bir adet yufkayı tezgaha seriyoruz. Yufkanın üzerine bir kaşık ya da fırça yardımı ile bir miktar sıvıyağ gezdiriyoruz. İkinci katı üzerine koyup aynı işlemi tekrarlıyoruz. Üçüncü kat yufkayı üzerine koyup bu sefer ıspanağın suyundan yufkanın üzerine sürüyoruz. Yufkanın geniş kenarına iç malzemeden koyup sıkı sıkı rulo olarak sarıyoruz. Bu şekilde yağladığımız ya da yağlı kağıt serdiğimiz tepsimize böreği koyuyoruz. Tüm yufkalar bitinceye kadar aynı işlemi gerçekleştiriyoruz. Uzun rulolar olarak hazırladığımız böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp önceden ısıtılmış fırında 180 derecede yaklaşık 25-30 dk , üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.

Büyük ruloları 3 ya da 4 'e bölüp servis ediyoruz.

Diğer börek tariflerim:

Kıymalı Tepsi Böreği

Mercimekli Börek

Örgü Milföyler

Paşa Böreği

Peynirli Tepsi Böreği

Sebzeli Çin Böreği

Afiyetle,

1 Aralık 2008 Pazartesi

KONUKLARIM & ÖZEL GÜNLER YUMAĞI


Bayılıyorum misafircilik oynamaya.Beni artık az çok tanıyorsunuz; misafirim oldukça yeni bir şeyler ikram etme hevesim vardır. Cumartesi günü misafirlerim olduğu için daha bir güzel uyandım sanki, mutlu kalktım yatağımdan.

Gelen konuklarımın yeniliklere ve değişikliklere olan bakış açısından yana son derece rahat olduğum için gönül rahatlığı ile onlara özel bir menü oluşturdum.Eski ve yeni tariflerden karma bir çeşitleme sundum onlara.

Aslında buluşma günü belirleme aşamasında daha aramızda bir "YEMEKTEYİZ" geyiği almış yürümüştü. "Yemekteyiz" programını artık sanırım duymayan kalmamıştır. Şahsi görüşüm gereği pek içeriğini tasvip etmediğim bu programın komik unsurları misafirlerim ve benim aramda güzel malzeme yarattı diyebilirim."Damak tadıma uydu, uymadı.." "Hazır yufka ile börek mi yaptın?" :) gibi formata has anektotlar masamızı renklendirdi .Konuklar gurme kıvamında, işbilir olunca hazırlıklarım daha da bir mana kazandı tabii. Kim bu konuklar dediğinizi duyar gibiyim.
Adaş şekerim ve Yaso'cum hem de dünyalar tatlısı oğlu Sencer ile bizdeydiler cumartesi günü. Son derece keyifli bir gündü, sohbeti bol, tabii yemesi bol :)

Menümüzde :



























    Tarifini vereceğim ikramlarım için sıra ile bilgi veriyor olacağım, fazla bekletmeme sözü vererek.


    Yazının başlığında yer alan "konuklarım" kısmı tamam...


    Şimdi gelelim diğerine; özel günlere...


    Dün dünyalar tatlısı anneciğimin , bugün de kader arkadaşım, can yoldaşım bir tanecik kocacığımın doğumgünleri.. En sevdiğim iki kişinin üst üste doğumgünlerinin olması bana hep bir mesaj kıvamında gelmiştir.






    Kahvaltı sofrasında benim için bir fenomen olan Polonezköy'de yer alan POLINA'da bir ailecek bir kahvaltı sonrasında kutladık doğumgünlerini dün..Bu da onları için kendi yaptığım minik doğumgünü pastasından bir kesit.

      Canlarım! İyi ki varsınız, iyi ki benim hayatımdasınız..

      Sizi çok seviyorum !

    28 Kasım 2008 Cuma

    ÇITIR SOSİS & YOĞURTLU DİP SOS

    Öncelikle bu fotoğraf için sizlerden özür diliyorum. Tam ikram etmek üzereyken konuklarımın önünden alıp makinaya sarılınca sonuç haliyle bu fotoğraf oldu :(

    Görseli kötü, tadı muhteşem bu ikramı, kahvaltıya, çaya ya da yemek sonrası içki için gelen konuklarınıza gönül rahatlığı ile sunabilirsiniz. Emin olun, bu ne? nasıl yaptın? gibi sorular alacaksınız? Yapılışı o kadar kolayki, anlatması da yemesi kadar kısa sürecek :)

    Malzemeler:

    • Sosis (Kaç kişiye ikram edecekseniz sayıyı ona göre ayarlayabilirsiniz)
    • Yufka (Genelde 1 adet yeterli oluyor)
    • Kürdan
    • Kızartmak için sıvı yağ

    Sosisleri dilimliyoruz. Bir gazoz kapağı ya da ufak yuvarlak bir kalıpla üst üste katladığımız yufkayı kesiyoruz. Bir sürü yuvarlak yufkamız oluyor. Kürdanlara bir sosis, bir kaç kat yuvarlak yufka şeklinde sırayla diziyoruz.

    Hazırladığımız bu kürdana dizili sosis ve yufkaları kızgın yağda kızartıyoruz.

    Bu ikramı şu dip sosla ikram edebilirsiniz :

    • 2 yemek kaşığı yoğurt (tercihen sarımsaklı)
    • 3 yemek kaşığı mayonez
    • 1 çay kaşığı kuru nane
    • 1 yemek kaşığı ince kıyılmış dereotu
    • tuz

    Afiyetle,

    22 Kasım 2008 Cumartesi

    ÇİKOMUN DOĞUMGÜNÜ PASTASI



    Eğer bir şeyleriniz eksikse hayatta arkadaşlarınız daha da özel olur sizin için. Benim hayattaki eksiklerimi dolduran, 30 yıllık yaşantımın çeşitli dönemlerinde hayatıma girmiş ve hala benimle olan çok özel insanlar var, artık çoğuna sadece arkadaş gözü ile bakmadığım, içimin titrediği insanlar. Onlar haslar.. Bana has. Has insanlar.Has arkadaşlarım.
    Bir tanesi çok değil 5 yıl oldu hayatıma gireli. Öyle bir girdi ki..Büyük aşklar kavga ile başlar derler ya , aynen öyle.Ama onun varlığı beni çoğu zaman o kadar mutlu kılıyor ki, o kavgaya bile şükrediyorum şimdi.
    Birbirinden bu kadar farklı ama bir o kadar benzer olmak.İşte bu bizim tarifimiz.Eksikliklerimiz bizi ortak kılan sanırım. Bu eksiklikler ile dimdik kalma çabamız.
    Ağladığımda omzunu verdiğin, benimle çılgınca dansedebildiğin, yemeğin en hasını yerken kiloların derdine düşmediğin ama karnın doyunca yine benimle zayıflamanın peşine düştüğün, en ayıbı dobraca dile getirdiğin, o yapar diye güvenebildiğim için sağol....
    Çikom ! Sana Uğur'lu nice 30 yıllar diliyorum !!!!

    İyi ki hayatımdasın!

    17 Kasım 2008 Pazartesi

    BİR ANNENİN DOĞUMGÜNÜ PASTASI



    Bir anneye söylenebilecek en güzel söz, en değerli hediye budur sanırım. O'nu sevdiğini söylemek, göstermek.

    Bu pasta öyle bir anneye yapıldı ki, çocukları ile yanyana gelince annesi sanmak pek mümkün değil.Sema Abla'cığım , tekrar doğumgününü kutluyoruz ...




    Afiyetle,

    13 Kasım 2008 Perşembe

    EV YAPIMI CEZERYE - HAVUÇLU TRUFF

    İki isim de kulağa hoş geliyordu birinden vazgeçemedim :) Biri alaturka biri alafranga olsun bari :)

    Şirkette yine sosyal yardımlaşma faaliyetlerine gelir oluşsun diye gerçekleştirdiğimiz Yöresel Yemekler Kermesi'ne tatlı olarak ben de bu tarifle katıldım. Yemesi çok keyifli, çikolatalı muadillerine kıyasla biraz daha masum diyebileceğimiz bir tatlı. Farklı sunumlarla ikram edilebilir. İster böyle truff şeklinde , ister piramit pasta şeklinde, ister çiğ köfteler gibi kocaman şekil verilerek ve ve ve... gerisi hayal gücüne bağlı !

    Malzemeler:
    • 4-5 adet orta boy havuç
    • 2 su bardağı toz şeker (çok şekerli sevmiyorsanız zevkinize göre azaltabilirsiniz)
    • 1,5 su bardağı su
    • 2 paket petibör bisküvi
    • 1 kase iri dövülmüş ceviz
    • 2 yemek kaşığı tereyağ (oda ısısında)
    • hindistan cevizi

    Havuçları rendeleyip, bir tencereye koyuyoruz. Üzerine su ve toz şekeri ilave edip, orta kuvvetteki ateşte suyunu iyice çekene kadar pişiriyoruz. Pişen havuçları bir kaseye aktarıp biraz soğumaya bırakıyoruz. Üzerlerine cevizi, tereyağını, iri iri parçalanmış bisküvileri ilave edip yoğuruyoruz.

    Daha sonra yaklaşık 30 dk buzdolabında bekletiyoruz.

    Yuvarlayarak hindistan cevizine bulayıp servis ediyoruz.

    Afiyetle,

    9 Kasım 2008 Pazar

    MARBLE CAKE




    Marble Cake nedir? Evet sanırım önce bu soruyu cevaplamak lazım. İngilizce kelimeleri tek tek yorumladığınızda "mermer kek" olarak sonuç çıkıyor, yani mermere benzeyen kek. Nasıl yani nesi mermere benziyor? Sert mi? Yooo... Görüntüsü tabii..İki renkli yapılan yani yarısı kakaolu yarısı sade olan keke pastacılık camiasında efendim "marble cake" deniyormuş.Bunu da bu şekilde açıklamış olduk.

    Eee aslında evlerimizin mihenk taşı, mutfaklarımızın vazgeçilmezi yılların kekinin adı meğer buymuş.Buyrun bir yaşımıza daha girelim :)

    Bu keki aslında yaparken kafamda sadece şu fikir vardı :
    Kocaman olsun, kalabalık bir gruba yetsin. İstediğim kadar oldu da. Kalabalık misafir grubunuza ya da uzun süreli tüketime uygun bir kek oldu..Hani yazlıklarda yapılır, saklama kabında tutulur, akşam beş çayında çıkartılır çıkartılır tüketilir ya o cinsten işte.

    Kekin tarifinde bu uygulamadan feyzaldım, yani yine adaş şekerimden.
    Bir kaç küçük değişiklikle beraber yaptığım bu keki Engin'in elinden zor aldığımı belirtmeden geçemeyeceğim.Sonrasında hani farklı olsun, siteye malzeme çıksın diye yaptığım tüm kekleri inatla reddetti. Adamcağız buna fena takılmış durumda:)



    Gelelim malzemelerimize;
    • 8 adet yumurta
    • 2,5 su bardağı toz şeker
    • 1 su bardağı sıvıyağ
    • 1,5 su bardağı yoğurt
    • 4 su bardağı un - birden ilave etmemekte fayda var.
    • 1,5 paket kabartma tozu
    • 1 paket vanilya
    • 2 yemek kaşığıtoz kakao
    • 1 çay bardağı file fındık
    • kalıbımızı yağlamak için bir miktar margarin

    Yumurtaların hepsini kırıp, toz şeker ile krema kıvamına gelinceye kadar çırpıyoruz. Daha sonra bu karışıma sıvıyağ ve yoğurtu ilave edip, çırpmaya devam ediyoruz. Un, kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip boza kıvamında bir karışım elde ediyoruz. Bu karışımın 1/3 'ini başka bir kaba alıyoruz ve buna kakao ilave edip iyice karıştırıyoruz.

    Kek kalıbımızı margarin ile güzelce yağlıyoruz. Kekin taban kısmına file fındıklarımızı serpiştiriyoruz. Daha sonra önce sade karışımdan bir miktar döküyoruz. Üzerine kakaolu karışımın tamamını döküp bir çatal yardımı ile hare hare şekiller yapıyoruz. Son olarak kaln tüm sade karışımı tekrar döküyoruz ve yine çatalla hafifçe şekiller yapıyoruz.

    Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında yaklaşık 40-45 dakika kadar pişiriyoruz. Bir çubuk ya da bıçak batırarak ortasının pişip pişmediğini kontrol ediyoruz. Pişen kekimizi fırından çıkartıp bir ızgara üzerinde hafifçe kendisini çekmesini bekliyoruz. Daha sonra servis edeceğimiz tabağımıza ters çevirip kalıbından çıkartıyoruz.


    Bu arada dün akşam Mustafa'yı seyretmeye gittim. İyi ki o kadar çok eleştiriyi okuduktan sonra gitmişim. Ben filmi çok beğenerek izledim. Taraflı bakmadım, ne mesaj verdiği ile değil, O'nun içindeki adamı seyrettim ve ATATÜRK'e bir kez daha hayran oldum. Filmde geçen bir söz tüylerimi ürpertti ve göz yaşlarıma engel olamadım.
    "Her şeyi benden bekliyorlar" ...

    Ne yazık, bu hala değişmedi... Can Dündar'ın bir TV programında söylediği gibi başımıza ne gelse gidip Ata'mıza şikayet ediyoruz Anıtkabir'de. O'nun gibi birisinin gelmesini bekliyoruz belki de için için..Ya da keşke erken göçmeseydi bu dünyadan diye iç geçiriyoruz. Ya biz ne yapıyoruz? O'nun mirası için ne yapıyoruz? Neden hep bekliyoruz? Mustafa'yı izlerken sadece düşündüğüm, ne istediğini bilen ve bunun için varını yoğunu ortaya koyan müthiş bir insan. İçindeki Mustafa ile ATATÜRK olan bir önder.
    Herkesin görüşleri farklı farklı..Ama bir filme bu kadar ağır misyonların yüklenmesini ben doğru bulmuyorum. Bu belgesel ne Atatürk'ümüzü sevenlerin sayısını azaltır, ne de çoğaltır. Sevmeyen O'nu bu filmle sever hale gelmez. İlkokul'dan başlayan zafer hikayeleri ile dolu kitapları okurken, aldığı soluğun , özgürlüğün , dilini, dinini serbestçe yaşarken ama buna rağmen hala farklı düşüncede olan bu filmden bir mucize çıkartmaz.Diyeceğim o ki, sonuçta memnun olsanız da olmasanız da gidin görün. İstemek ve başarmanın arasındaki çizgiyi ve bu çizginin rotasına bakın.
    Yarın 10 Kasım..
    Saygıyla anıyorum ...

    5 Kasım 2008 Çarşamba

    BİR YAŞ PASTASI VE KURABİYELERİ

    Bir şeklinde pasta yapmak gerçekten çok keyif veriyor bana. Hele bir de pastayı sipariş edenler aynı pastayı birebir istemediler mi, dünyalar benim oluyor diyebilirim. Belki yanlış ama aynı şeyi yapmaktan çok keyif almıyorum, muhakkak bir yenilik, bir farklılık olmalı, kişiye özel olmalı.

    Sevgili Işık, yeğeni Ayşe için bir yaş pastası isteyince bana bu özgürlüğü tanıdı sağolun. "Renkli olsun" "Sevimli olsun" dedi ve gerisini bana bıraktı :)
    Bayılıyorum böyle müşterilere :)

    Pastayı yine beyaz zemin üzerinde renklendirmeyi tercih ettim. Zeminde beyaz olunca kullanılan renkler kendini çok daha güzel gösteriyor diye düşüyorum. Minik Ayşe'nin sevebileceği ve tanıyabileceği hayvan figürlerini yapmaya karar verdim...

    Kuzu, arı, kedi, kelebek ve uğur böceğini tercih ettim.

    Tabii bir de çiçekleri..

    Madem bu kadar çiçek ve hayvan oldu, en iyisi bahçe konsepti olsun. Işık , bir önceki pastada da kullandığım küpler üzerinde isim modelini çok beğendiği için onu uyguladım.

    Pastanın beraberinde gelen konuklara dağıtılmak üzere kurabiye de istendi. Kurabiye modeli olarak "1", çiçek ve kelebek tercih edildi. Eee pastaya da bu konsept hakim olunca tam takım oldular diye düşünüyorum.


    İlk kez bir kurabiyesi yaptım. Evde bir kartona çizdiğim modelle kendime bir kalıp yarattım ve bu şablonla kestim hem kurabiye hamurunu hem de şeker hamurunu. Kurabiyelerin de üzerinde kelebek ve çiçek figürlerini tercih ettim.


    Tüm kurabiyeleri saplı çalıştım, poşetlemeden önce dore rengi kalp tabanlıklara yerleştirip öyle paketledim.

    Minik Ayşe'ye nice mutlu yıllar diliyorum!

    2 Kasım 2008 Pazar

    PIRASALI BÖREK


    Bu tarifi bekleyen en az 3-4 kişi biliyorum. Geçen hafta aramızda yapacağımız küçük bir kutlama için şirkete götürdüğümde o kadar çok rağbet gördü ki, o günden beri siteye ne zaman koyacağımı sorup duruyorlar :) Aslında o kadar da özel bir tarifi yok. Genelde hemen hemen yaptığım tüm tepsi böreklerinde uyguladığım yöntemi uyguladım ki bunu sanırım börek yapan herkes biliyordur.
    Bahsettiğim kutlamaya börek yapmaya karar verdiğimde, ıspanaklı mı yapsam, peynirli mi diye düşünürken pırasanın çıktığı aklıma geldi ve pırasalı yapmaya karar verdim. Pırasaya karşı olabilecek yaklaşımlardan biraz çekinsem de yaptım ve tüm tereddütlerim çok şükür ki boşa çıktı.
    Yapımı basit ve tadı son derece lezzetli bu böreği temel börek tarifiniz olarak kullanabilir, iç malzemeyi değiştirerek farklı tatlar yaratabilirsiniz.

    Malzemeler:
    • 5 yufka
    İç malzeme:
    • 1 kg pırasa
    • 2-3 yemek kaşığı sıvıyağ
    • 2 çay kaşığı karabiber
    • Arzuya göre kırmızıbiber
    • tuz

    Sıvı harç malzemesi:

    • 2 yemek kaşığı yoğurt
    • 2 yumurta
    • 1 su bardağı süt
    • 1 çay bardağı sıvıyağ
    • 1 çay kaşığı - silme - tuz

    Pırasaları ince ince kıyıyoruz. Derin bir tavaya ya da tencereye sıvıyağı ve ince doğradığımız pırasaları ilave edip orta kuvvetteki ateşte sotelemeye başlıyoruz. Pırasalar iyice cansızlaşıncaya kadar sotelemeye devam ediyoruz. Pişmesine yakın tuz, karabiber ve kırmızıbiberi ilave edip ocağın altını kapatıyoruz.

    Derince bir kasede tüm sıvı harç malzemelerini çırparak hazırlıyoruz.

    Fırın tepsimizi margarin ile yağlıyoruz. İlk kat yufkayı kenarları dışarıda kalacak şekilde tepsiye seriyoruz. Bir miktar sıvı harçtan döküp heryerine eşit gelmesi için fırça ya da karşık ile yayıyoruz. İkinci yufkayı ikiye bölüp yarısını tepsiye döşüyoruz. Sıvı harç döküp ikinci yarısını diğerinin üzerine seriyoruz. Yine sıvı harçtan sürüyoruz. Üçüncü yufkayı da ikiye bölüyoruz. İlk yarıyı döşüyoruz ve bu yufkanın üzerine hazırladığımız pırasalı iç malzemenin tamamını döküyoruz. Heryere eşit olarak dağıttıktan sonra üçüncü yufkanın ikinci yarısını üzerine döşüyoruz. Sıvı harç işlemini tekrarlayıp dördüncü yufkaya geçiyoruz. Bu yufkayı da ikiye bölerek aynı şekilde yufka-harç işlemi ile tepsimize döşemeye devam ediyoruz. Son yufkayı bütün şekilde son kat olarak seriyoruz ve bu aşamada tepsinin dışında kalan kenarları da içeriye topluyoruz. Hazırladığımız böreğimizi enine ve boyuna dilimliyoruz. Kalan sıvı harcı bir kaşık yardımı ile tüm böreğin üzerine eşit miktarda döküyoruz. Bu aşamada harcın kestiğimiz dilimlerin de arasına gitmesi önemli. O nedenle tepsiyi aşağı yukarı sallayarak harcımızı dağıtıyoruz.

    Süslemek için varsa ya da arzu edilirse çörek otu ve/veya susam serpiyoruz.

    Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında yaklaşık 25-30 dakika kadar pişiriyoruz.

    Afiyetle,

    30 Ekim 2008 Perşembe

    50 KİŞİLİK NİŞAN PASTASI

    Yeniden beraberiz.. Blogspotlara erişim yasağı kaldırıldı.
    İlk duyduğumda sanki beni yasaklamışlar gibi hissettim. Sık sık dile getirdiğimiz gibi, bloglarımızın hayatımızdaki yeri ve önemini böyle üzücü ve can sıkıcı bir şeyle yetit etmek istemezdim ama en azından şu anda tekrar özgür olduğumuz için mutluyum.

    Bu mutluluğu bir pasta ile kutlayalım istedim.

    Geçen cumartesi yaptığım bir siparişi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaparken çok keyif aldığım, bitince de severek seyrettiğim bir pasta oldu bu.

    50 kişilik çift katlı, sade pandispanya, sütlü - bitter çikolatalı ganaj ve muzlu olarak hazırladığım pasta evde kutlanan bir nişan törenini süsledi.

    Hayatlarında yeni bir adım atan çifte buradan tekrar tebriklerimi iletiyorum.

    Yemekbahane'de kalın..
    Not : Bekleyenler var biliyorum :) - Pırasalı Börek bir sonraki tarifte geliyor :)
    Afiyetle,

    LinkWithin

    Related Posts with Thumbnails