31 Ağustos 2010 Salı

KURU SOĞANLI PATATES SALATASI

patates salatası



Başlığa bilerek öyle yazdım çünkü ben her iki türlü soğanla da çok severim. Daha önce hardallısını yazmışım, yoğurtlusunu yazmışım ama nedense düzüne sıra gelmemiş :) Ya da çoğumuzun hep başına gelen olmuş.. "Nasılsa bilindik bir tarif koymayayım, boşver modu" :)


Ramazanda iftar soframıza hem hafif, hem doyurucu hem de pratik bir garnitür oldu.. Yanına da bir çorba, bir et çeşidi , mesela köfte, ohhh tamamdır..


Malzemeler:

  • 5 adet orta boy patates (çok büyük olmaması şekillerinin eşit olması ve sunum açısından güzel olacaktır)
  • İnce kıyılmış kıvırcık salata
  • 1 adet orta boy kuru soğan
  • 1 adet limon
  • İnce kıyılmış maydanoz
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ
  • tuz-karabiber-kırmızı pul biber - kuru nane (Tüm baharatları Kotanyi kullandım)

Patatesleri haşlayıp soğuduktan sonra soyup eşit boyutlarda büyükçe küpler halinde doğruyoruz. Kuru soğanımızı piyazlık (ay şeklinde) doğrayıp acısını çıkartmak ve yumuşatmak amacıyla tuzla ovuyoruz ve sonrasında yıkayıp suyunu süzüyoruz. Soğanlara nane, karabiber, kırmızı biber ve maydanozu ilave edip iyice karıştırıyoruz. Limonun suyunu sıkıp, zeytinyağ ve tuz ile karıştırıp sosunu hazırlıyoruz. Servis edeceğimiz tabağa önce ince kıyılmış kıvırcık salatayı, üzerine doğranmış patatesleri koyup son olarak soğanları yerleştiriyoruz. Üzerine sosunu gezdirip servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,

30 Ağustos 2010 Pazartesi

PEYNİRLİ AÇMA BÖREK

peynirli açma börek


İlk denemem oldu ama sonuçtan hepimiz memnun kaldık. Sanırım pasta yaparken şeker hamuru açma deneyimleri börek yapımına temel teşkil etmiş :) Böreği kıtır kıtır sevenlerdenseniz denemenizi öneririm.

Malzemeler:

Börek Hamuru :

  • 500 gr un
  • 1 yumurta
  • 1 çay kaşığı tuz
  • Su

Harç Malzemesi :

  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • tuz
  • 1 yumurta
  • Su

  • İç malzeme olarak (yaklaşık 200 gr) beyaz peynir & maydanoz karışımı
  • Üzerine 1 adet yumurta sarısı
  • 1 yemek kaşığı tereyağ

Derin bir kaba unumuzu, tuz ile karıştırıp eleyerek koyuyoruz. Ortasını havuz gibi açarak yumurtayı kırıyoruz. Azar azar su ilave edip yumuşak bir hamur elde edinceye kadar yoğuruyoruz. Hamuru tezgaha alıp hafifçe un serpip bir miktar daha yoğurup, hamurumuzu 8 eşit bezeye ayırıyoruz.

Fırın tepsisini iyice yağlayıp hazırlıyoruz. Harç malzemesini (su hariç) derin bir kasede karıştırıyoruz. Su ilavesi yaparak biraz kıvamını inceltiyoruz.


Eşit miktarda böldüğümüz bezeleri bol un serptiğimiz tezgahta hazır yufka inceliğinde açıyoruz. Açtığımız yufkayı yağlanmış tepsiye kenarları dışarıda kalacak şekilde döşüyoruz. Harç malzemesinden yufkanın üzerine döküp ikinci yufkayı koyuyoruz. Bu sefer kenaları dışarıda kalmayacak şekilde yufkayı içeride eşit bir şekilde döşememiz gerekiyor. Bu işlemi 4. yufkaya kadar her yufkanın üzerine harç sürerek sürdürüyoruz. 4. yufkanın üzerine iç malzememizi bolca koyuyoruz.


Kalan diğer bezeleri de açarak böreğimizi yapmaya devam ediyoruz. Son katta ilk açtığımız yufkanın dışarıda kalan kısımlarını da üzerine toplayarak yapım sürecini tamamlıyoruz. Yumurta sarısına bir miktar sıvıyağ koyup karıştırıyoruz ve böreğin üzerine sürüyoruz. Önceden ısıtılmış (180 derece) fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Pişen böreğimizin üzerinde bir miktar tereyağ gezdiriyoruz.


Dilimleyerek böreğimizi servis ediyoruz.

Tüm milletimizin Zafer Bayramı'nı bu vesile ile kutluyorum.. Ne Mutlu Türküm Diyene !


Afiyetle & sağlıkla,

28 Ağustos 2010 Cumartesi

İFTAR SOFRASI 2010 - 2

iftar sofrası 2010



Dostlarla samimi ve yalın bir iftar sofrası..Bu seneki sofraların ortak özelliği çeşitin az ve öz oluşu bu sofraya da hakim.
Tarifler daha sonra gelecek, bugün menüye göz atalım:

  • Süzme mercimek çorbası
  • Elde açma peynirli börek
  • Antrikot ızgara
  • Domates soslu spagetti
  • Yoğurtlu havuç salatası
  • Parmesan peynirli yeşil salata
  • İftariyelikler


Afiyetle & sağlıkla,

26 Ağustos 2010 Perşembe

TAVUKLU SEMİZOTU SALATASI

Tavuklu Semizotu Salatası

Bu salata ile Kotanyi Baharat'ın düzenlediği yarışmaya katılıyorum. Mevsiminde çıtır çıtır semizotu, tavuk ve salatanın lezzetini çeşnisi ve aroması ile katmerlendiren Kotanyi Baharat'ın uyumu son derece lezzetli bir sonuç ortaya çıkarttı. Firmanın toz baharatlarının yanısıra özellikle farklı aromaları yakalayacağınız değirmenli ürün grubunu kullanmanızı tavsiye ediyorum. Sarımsaklı tuzlu çeşni ve İtalyan Otlu karışımlar benim favorilerim arasına yerleşti bile. Daha henüz kullanmadığım bol çeşitli ürün grubunda damak zevkinize uygun çok farklı lezzetler yakalayacağınıza eminim.

Yarışmadaki tariflere buradan ulaşabilirsiniz.

Tavuklu Semizotu Salatası

Malzemeler:

  • 1 demet semizotu
  • 2 adet göğüs tavuk
  • 1 su bardağı konserve mısır
  • 1/2 su bardağı ufak doğranmış kornişon turşu
  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 3 yemek kaşığı mayonez
  • 1 limon suyu
  • 4-5 yemek kaşığı zeytinyağ
  • Kotanyi karabiber (1 çay kaşığının ucu ile)
  • Kotanyi sarımsaklı çeşni değirmen
  • Kontanyi sofra tuzu değirmen
  • süslemek için kiraz domates

Tavukları haşlıyoruz. Haşlandıktan sonra soğuyunce didikleyerek ufak parçalar haline getiriyoruz. Semizotlarımızın yapraklarını saplarından temizleyip bol suyda yıkadıktan sonra kurutuyoruz. Bir kasede semizotu, tavuk, turşu ve mısırları iyice harmanlıyoruz.


Başka bir kasede yoğurt, mayonez, limon suyu ve zeytinyağını karıştırıp baharatlarımızı ekliyoruz. Bu sosu salatamıza iyice yedirdikten sonra servis edeceğimiz tabağa alıp, kiraz domateslerle süsleyerek servis ediyoruz.


Afiyetle & sağlıkla,


25 Ağustos 2010 Çarşamba

ISPANAK KÖKLEMESİ

ıspanak köklemesi



Yazın kış için hazırlanırız. Özleyeceğimiz lezzetleri buzluklarımıza dolduruyoruz bir çoğumuz değil mi? Barbunyalar, bezelyeler, fasulyeler, dolmalık biberler, domatesle yapılmış soslar ...daha neler neler... Peki kışın olan sebzeleri yaza neden saklamayız acaba ? Kışa düşmanmıyız :) Yani tamam artık herşey var her mevsimde ama bu o zaman yaz için de geçerli olmuyor mu? Ne suçu var karnıbaharın, lahananın :)


İşte öyle bir kış günüymüş, mutfakta ıspanak ayıklarken köklerini, dur ya ben bunlarla bir şey yaparım, diyip doldurmuşum buzdolabı poşetlerine, atıvermişim buzluğuma. Yaparım da anlayacak birine yaparım diye de aklımdan geçirmişim. Sapını yaprağından az ayırdım diye ıspanağı bile ayıra ayıra yiyen kocacık bunu hayatta yemez çünkü. Sebzeyi seven biri olsun senin de vaktin gelecek değerli kök kardeş diyip buzlukta beklemeye almışım ıspanak köklerini.


İftara gelen çikocuk olunca aklıma geldi kökler :) Hatta çiko gelmiş, benimle mutfakta laflarken yaptım hemen sanırım 15-20 dakikada pişti. Yani sözün özü pratik, lezzetli bir şey bu kökleme. Ama tabii sebzeseverlere :)


Köklemeyi ben koydum isim olarak. Demiştim, Selanik'te buna benzer bir meze yemiştim. Aklımda kalmış... Bu bir meze ya da garnitür olduğu için miktarı az paylaşıyor olacağım. Eğer çok kök biriktirirseniz elbette güzel de bir zeytinyağlı yemek alternatifi olacaktır. Miktarı o şekilde dengelebilirsiniz.


Buyrun malzemeler:

  • 15 adet ıspanak kökü (Demet olarak satın alınan ıspanakları temizlerken dibindeki kırmızı olan kısımdan iki üç parmak yukarıya doğru kesiyoruz. Çiçek formunda oluyor)
  • 1 adet kuru soğan (çok ufak seçmemek lazım, bol soğanla çok lezzetli oluyor)
  • 2 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı tozşeker (daha az tatlı severseniz azaltabilirsiniz, kök tarafı acı olacağı için ben tatlı yapmayı tercih ettim)
  • tuz,karabiber
  • 5 yemek kaşığı zeytinyağ
  • su

Soğanları piyazlık (ay şeklinde) doğruyoruz. Küçük bir tencere ya da tavaya zeytinyağını koyup soğanları orta kuvvetteki ateşte soteliyoruz. Sarımsakları da ufak ufak doğrayıp soğanlara ilave ediyoruz. Soğanlar iyice yumuşayınca ıspanak köklerini de ekleyerek birlikte bir müddet kavuruyoruz. 1/2 çay bardağı kadar su ilave edip, baharat ve şekerini ekliyoruz. Kapağını kapatıp suyunu çekmeye yakın ocaktan alıyoruz ve soğuk ya da ılık şekilde servis ediyoruz.


Afiyetle & sağlıkla,



ZEYTİNYAĞLI PATATESLİ TAZE FASULYE ve DOSTLARLA HARİKA BİR İFTAR SOFRASI

zeytinyağlı taze fasulye




Dün gece muhteşem bir sofraya davetliydik iftara. Yasemin'de toplandığımızda kararlaştırdığımız bu organizasyonu iple çekmekte haksız olmadığım anlaşıldı. Nasıl beklenmez ki o sofra ? Hele de ellerinden bal damlayan Münevver Ablacığımız hazırlıyorsa.
Peki şıpır şıpır burnu akan, hapşırmaktan gözleri şişen Mügeniz ne yaptı? Fotoğraf makinasını evde unutup gitti Münevver Ablasına oruç açmaya. Ama yanıma alsam da pek bir işe yaramayacakmış :( Hem daha önceki buluşmalarımıza oranla gece ışığına kaldığımız için fotoğraf çekimi için pek uygun bir ortam yoktu. Pınarım ve Dilekciğim baya uğraştılar yine de :) Hem de ortada çok büyük bir durum vardı, "açlık" :) O yüzden sizinle sadece menüyü paylaşabiliyorum, artık gerisini hayal gücünüze bırakıyorum ... Sıkça konuk ağırladığınız şu dönemde en azından fikir verebilir :



  • Kabak çorbası

  • Takayut ( Patlıcanlı köfte )

  • Soğanlı, naneli pilav

  • Bir meyve şerbeti (kavunluydu ve enfesti)

  • Dizme taze fasulye

  • Şarlota ( sütlü bir tatlı )

  • İftariyelikler

Tamamen doğal malzemeler kullanarak muhteşem lezzetler yapan Münevver Ablanın iftariyeliklerini öyle sadece "iftariyelik" yazarak geçmek olmaz.. Bir reçeller yapmıştı, bizi yerken görmeniz lazımdı :) Hayatımda ilk kez yediğim harika nane reçelinin kabını en son pide ile sıyırırken gördüm Yasemin ve Seleni. Adaş şekerim karşılarında "durun ben tatlıyla tuzluyu karıştıramam, reçeli sona sakladım, bana da bırakın" çığlıkları atarken yaptılar hem de bunu :)


Bu menüye biz de naçizane destek çıktık ama her seferinde yaptığımız gibi herkese bir çeşit düşürerek değil.. Yasemin üç renkli nefis böreği ile damaklarımızı şenlendirirken, Nesliciğim de anneciğinin yaptığı harika tatlısı ile katılım sağladı. Bana da bir önceki görüşmede beğenilen ve yoğun istek alan tavuklu salata düştü.


Çok güldük, çok eğlendik ve bol bol da yedik.. En son "Allahım doymayayım ne olur" diye dua ederek yanımda oturan Fadime'yi sıkça güldürdüm :)


Ben buluşmalarımızı genellikle sözü az fotoğrafı bol şekilde yayınladım bugüne kadar ama bu sefer böyle uzun uzun anlatasım var, sıkmadım sizi umarım :)


Biz gelelim fasulyemize :)


Daha önce linkini dahi vermek istemediğim bir fasulye tarifim olmuş :) Olmuş diyorum çünkü 4 yılı bitirmek üzere olduğum blog hayatımda bazen ne yayınladığımı unutur durumdayım.. Şu revizyon & restorasyon projemde sıraya almam gereken bir fotoğraf da zeytinyağlı taze fasulye fotoğrafı olmalıymış.


Bu fasulye ondan farklı, o yüzden revizyon & restorasyon değil. Yıllar önce Bodrum'da ev yemekleri yapan küçük, sevimli bir yerde yemiştim zeytinyağlı fasulyeyi patatesle pişmiş olarak. Pek hoşuma gittiği için aklımda kalmış. Geçenlerde ilk kez denedim ve sonucundan oldukça memnun kaldım yine. Standart bir yemeği farklı yapmak isterseniz buyrun malzemeler:


Malzemeler:



  • 1 kg taze fasulye
  • 1 adet büyük boy kuru soğan
  • 2 adet kırmızı biber
  • 3 adet domates
  • 2 adet orta boy patates
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ
  • 2-3 adet kesme şeker
  • tuz , karabiber

Fasulyeleri temizleyip ortadan ikiye veya üçe bölerek hazırlıyoruz. Soğanı yemeklik şekilde doğruyoruz. Biberleri çekirdeklerini çıkartıp ufak ufak doğruyoruz. Patatesleri ve domatesleri de küp şeklinde doğrayarak hazırlıyoruz.

Düdüklü tencereye (siz normal tencere de tercih edebilirsiniz) zeytinyağını ilave ediyoruz ve soğanları kısık ateşte bir süre kavuruyoruz. Biber ve patatesleri de ilave ederek kavurmaya devam ediyoruz.

Salçaları ve domatesi ekleyerek, tuz, şeker, karabiberini ilave ediyoruz. Son olarak fasulyeyi de katıp iyice karıştırıyoruz. 1 - 1,5 su bardağı su ilave edip (Düdüklünüze göre ayarlamanız gerekebilir. Düdüklüde pişirmeyecekseniz azar azar su katarak pişirirseniz daha lezzetli olacaktır. ) yaklaşık 20-25 dk (Düdüklüye göre değişir, normal fasulyeyi kaç dakikada pişiriyorsanız o şekilde ayarlayabilirsiniz.) kadar pişiriyoruz. Düdüklüyü açtığımızda suyu çoksa tencerenin ağzı açık şekilde bir miktar kaynatabiliriz.

Ilık ya da soğuk şekilde servis ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

23 Ağustos 2010 Pazartesi

KÖZLENMİŞ KIRMIZI BİBER

közlenmiş kırmızı biber



İşte beklenen son.. O kadar sıcak - soğuk farkının bir de vücuttaki direnç kaybının sonucu bu olacaktı. Hastayım.. Sürekli hapşırıyorum :(
Gözlerim birer pinpon topu büyüklüğünde .. Halbuki sahurda gayet iyiydim, hain sabaha karşı vurdu demek.

Akşama çok enfes bir sofraya davetliyiz. Ama bu hasta kafalı ne yaptı? Bu canım sofraya giderken fotoğraf makinasını evde unuttu :( Offf ne biçim başladı günüm yaa... Neyse umarım toparlanırım. Çünkü akşama her zerresinden keyif almak istiyorum yediklerimin :)

Ramazan'ı yarıladık sayılır. Hergün bir post projemde hasta - uykusuz - üşengeç falan demiyor beni yalnız bırakmıyorsunuz, çok teşekkür ederim sizlere.

Bugün şu ara iftar sofralarımda hep bulunan bir uygulamayı yayınlıyor olacağım. Yine çoğunuzun bildiği bir şey elbette, közlenmiş kırmızı biber. Bak şimdi aklıma geldi, bu kadar da C vitamini alıyorum hergün bundan yiyerek neden hasta oluyorum ben yaa?? Kırmızı biberde portakaldan bile daha çok C vitamini bulunuyormuş. Bulaşıcı hastalıklara karşı etkili olan kırmızı biber, sindirimi kolaylaştıran, romatizma ağrılarına ve kramplara iyi gelen bir sebze.



Daha önce peynirlisini ve zeytinyağlı dolmasını paylaştığım kırmızı biber bu sefer son derece sade.

Bir tavada, közleme tenceresinde, fırında, ocağın üzerinde ve tabii ki muhakkak en lezzetlisi mangalda közlenen biberler soyulur. Soyma işlemi için şu pratik bilgiyi paylaşabilirim bilmeyenleriniz için. Sıcakken poşete konan biberler terleme yapacağı için kabuklarından daha rahat ayrılarak soyulacaktır. Çekirdekleri çıkartılan ve kabukları soyulan biberler ister dilimlenerek ister de bütün olarak servis tabağına alınır. Üzerine bir kaç diş sarımsak doğranır. Bolca zeytinyağ gezdirildikten sonra servis edilir. Bu şekilde ağzı kapalı bir kapta ya da kavanozda bir hafta kadar bozulmadan saklayabilir, istediğinizde hemen servis edebilirsiniz.



Afiyetle, sağlıkla

TEL ŞEHRİYELİ PİLAV

telşehriyeli pilav




Herkesin evinden bir tarif daha..
Arşivlerde durması, acemi mutfak şeflerine yardımcı olması adına blogda olsun istedim.




Malzemeler:

  • 2 su bardağı pirinç
  • 1/2 su bardağı tel şehriye
  • 2 tepeleme yemek kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı mısırözü yağı
  • 2 adet Maggy Tavuk bulyon (arzu etmeyen kullanmayabilir ya da taze tavuk suyu tercih edilebilir)
  • tuz
  • 2 adet kesmeşeker
  • Su




Pirinçlerimizi yıkayıp sıcak suda yaklaşık 20-30 dk kadar bekletiyoruz. Tenceremize yağları koyup eritiyoruz. Şehriyeleri ilave edip renkleri dönene kadar kavuruyoruz. Suyunu süzdüğümüz pirinci de ilave edip kavurmaya devam ediyoruz. Pirinçler de kavrulunca üzerine 3,5 su bardağı oda ısısında su ilave ediyoruz. Bulyon, tuz (bulyon ekleyenler tuzu fazla kaçırmamalı) ve şekerini katıp bir iki tur karıştırıp tencerenin kapağını kapatıyoruz. Orta kuvvetteki ateşte suyunu çekene kadar pişirdiğimiz pilavımızı servis edene kadar demlenmeye bırakıyoruz.




Afiyetle & sağlıkla,

21 Ağustos 2010 Cumartesi

İFTAR SOFRASI 2010 - 1

iftar sofrası 2010



Çoğu blogda okuduğum ve takip ettiğim gibi bizim evin iftara misafiri öyle çok olmuyor malesef. Misafiri çok sevdiğimden malesef diyorum, keşke daha çok ağırlama şansım olsa. Ailemizin çok kalabalık olmayışı, arkadaşlarımızın çoğunun oruç tutmaması nedeniyle sadece bir kaç sofra örneği koyabiliyorum, kendimize hazırladıklarımızın dışında.

Bu sofra da iftara misafir olmalarının ötesinde benim için çok anlamlı bir çift için kuruldu.Canım arkadaşım, Çikomun 1. evlilik yıldönümünü hep birlikte kutladık. Samimi bir sofra oldu, çok teferruata girmememi özellikle istediler. Daha birinci yılı henüz doldurmalarına rağmen yolda olan bebekleri nedeniyle sıcaktan daha fazla etkilenen Çikocuğuma balkonda bir masa kurdum. Kendisine malesef konan hamilelik şekeri teşhisi de menüyü mütevazi tutmama vesile oldu. Aslında çok yiyemediğimiz için bu hepimize yaradı diyebilirim..

Menümüzde bulunanlar


Ispanak Köklemesinin tarifini ileriki günlerde paylaşacağım sizlerle.. Beğeneceğinizi düşündüğüm bu meze/salatayı Selanik'te tatmıştım. İlk kez denedim. Son derece pratik ve lezzetli bir çeşit oldu.

Bu arada haftaya çok güzel bir sofraya konuk olacağım. Yani çağıramasam da gezmekten geri kalmıyorum :) Sanırım, yok hatta eminim oradan müthiş kareler ve yeni fikirlerle döneceğim.. Sabırsızlıkla salı gününü bekliyorum.

Afiyetle & sağlıkla,

20 Ağustos 2010 Cuma

ZEYTİNYAĞLI BİBER DOLMASI

Zeytinyağlı Biber Dolması



Sayenizde 4 yıllık blog tecrübeme dün bir yenisi eklendi. Kendi bloğunda başka bloggerların tarifini yayınlamak yeni bir uygulama değil. Etkinlikler, tarif denemeleri vb. durumlar buna sıkça vesile oluyor aslında. Dün benim yaptığım sanırım bir ilkti :) Kendi üşengeçliğinden okuyucularına tarif yazdırmak :)
Birbirimizi her şartta yalnız bırakmadığımızı en acısından en tatlısına tüm önemli anlarda hissetmiş biri olmama rağmen buna ne tepki göstereceğiniz açıkçası en merak ettiğim şey oldu. Acaba biri çıkıp "ne saçmalıyor bu?" der mi diye de düşünmedim değil :) Ama ne oldu? Benim yerime birbirinden güzel tarifler yayınladınız dünkü yazımın comment kısmında. Öyle iyi de oldu ki , değerli bir okuyucum aynen şu cümleleri kullanmış :

"bu tembelliğin bana yaradı.. değişik tarifler görmüş oldum sayende :)"

Evet benim üşengeçliğim sanırım bir işe yaradı :)

Şu anda zeytinyağlı dolmaya dair birbirinden farklı uygulamaları tek yerde derlemiş olduk..

Gönderdikleri tarifler için Kalpkurabiye Deniz, Yemek Vakti Aylin, Yemek Bir Aşk, Mintinin Mutfağı, Ev Atölyesi bloglarının değerli yazarlarına buradan kucak dolusu sevgiler gönderiyorum.


Hepsinden çok güzel şeyler öğrendim. Daha önce bu tarifte hiç kullanmadığım baharatlar ve otlarla muhakkak yeni denemelerim olacak.


Bu tariflerin içerisinde benimkine en yakın tarif sanırım Ev Atölyesi'nin tarifi.


Evettt... iki günlük uyuşukluk bitsin.. Buyrun Zeytinyağlı Biber Dolması'nın benden tarifine :)


Malzemeler:

  • 1 kg dolmalık biber ve kırmızı biber (tercihen ufak boylarda)
  • 2 su bardağı pirinç (yıkanmış ve süzülmüş)
  • 2 adet orta boy soğan (ufak ufak yemeklik doğranmış)
  • 2 adet domates (rendelenmiş, iç malzemede kullanıyor olacağım)
  • 2 adet domates (Kapak yapmak için)
  • 1 paket kuru üzüm (Bir süre sıcak suda bekletilecek ve süzülecek)
  • 2 paket dolmalık fıstık
  • tuz, karabiber, yenibahar, tarçın (damak zevkine göre ayarlanabilir)
  • 7-8 adet kesme şeker (ben tatlı sevmem derseniz, azaltabilirsiniz)
  • 1 çay bardağı zeytinyağ
  • su


Ben kırmızı yeşil uyumundan dolayı dolmalık biberi ve kırmızı biberi tercih ettim. Satınalırken de hem servis etmesi kolay olsun hem de tabakta daha şık dursun diye ufak boyları tercih ettim. Biberlerin çekirdeklerini temizleyip yıkayıp hazırlıyoruz.


Tenceremize yağın 2/3'sini koyup soğanları ilave ediyoruz. Soğanlar yumuşamaya başlayınca dolmalık fıstıkları ekliyoruz. Fıstıkların rengi hafifçe değişince pirinci de ilave ederek beraberce kavurmaya devam ediyoruz. Pirinçler iyice kavrulunca rendelenmiş domates, üzüm, tuz, baharatlar ve şekeri ilave ederek iyice karıştırıyoruz. Üzerine 1 su bardağı su koyup kısık ateşte kendini çekmesini sağlıyoruz. (İç malzemenin çok pişmesini ben pek tercih etmiyorum. Sonrasında biberlerle pişirirken bu sefer çok yumuşama oluyor.)


Demlenen iç harcımızı biberlere doldurup dolmalık biberlere domates ile, diğerlerine kendi sap kısımları ile kapak yaparak başka bir tencereye itina ile diziyoruz. Üzerine ayırdığımız zeytinyağını gezdirip biberlerin yarı beline kadar (çok olmamasına dikkat etmemiz gerek) su ilave ediyoruz. Şekilleri bozulmasın diye bir tabağı dolmaların üzerine kapak şeklinde kapatıyoruz. Tencerenin de kapağını kapattıktan sonra dolmaları kısık ateşte yaklaşık 30 dk kadar pişmeye bırakıyoruz.


İyice soğuduktan sonra servis ediyoruz.


Beni yalnız bırakmadığınız için tekrar teşekkürler :)


Bu arada bloğun sol tarafında günlük olarak yayınladığım iftar menülerini de incelemenizi tavsiye ederim...


Afiyetle & sağlıkla,

19 Ağustos 2010 Perşembe

ZEYTİNYAĞLI BİBER DOLMASI

Zeytinyağlı Biber Dolması


Çok uykusuzum.. Tarif yazamayacak kadar üşengeçim bugün :( Hadi fotoğrafı benden tarifi sizden olsun bugün, değiştirelim düzeni :)
Herkesin evinde pişer zeytinyağlı dolma.. Herkesin yoğurt yiyişi farklı, değişik metodlar, farklı farklı ilaveler var.. Siz nasıl yapıyorsunuz dolmayı ? Benimkine en yakın tarife gönderme yapıcam kendime geldiğimde :)
Hadiii okumak değil yazmak zamanı..
Böyle şey görmedim demeyin.. tarif bekliyorum :)

Üşengeç blogger Müge :)

18 Ağustos 2010 Çarşamba

ACTIFRY İLE BİBER KIZARTMASI

Biber Kızartması



Bir seneyi aşkın zamandır mutfakta önemli bir yardımcım var. Actifry.

Sağlıklı oluşunu söylememe gerek yok zaten konsepti o ancak benim için en ideal özelliği pratik oluşu. Kuruyorsun pişiriyor :) İşte bu kadar.. Tavuk kanadı, patates kızartma, çoban kavurma, havuç kızartma, muska böreği vb bir çok denemem oldu ama sanırım en sık yaptığım şey biber kızartmak. Düşünsenize biberleri yıkıyorsunuz, kuruluyorsunuz. Actifry'ı 15 dk olarak kuruyorsunuz. Biberlerin üzerine 1 kaşık zeytinyağ gezdirip kapağını kapatıyorsunuz. Ve tüm bunların yaparken hiç bir yerde yağ patlaması ve çatlaması olmuyor. Üstelik yarım kiloya yakın biberi sadece 1 kaşık yağ ile kızartıyorsunuz.


Sıcaklarla baş etmekte zorlandığımız şu günlerde, iftar sofralarımızda buz gibi sarımsaklı yoğurt ve tazecik domatesin sarımsakla lezzetinin arttığı güzel bir sosla güzel bir alternatif olacaktır. Tabii Actifry yoksa tavaya ya da fritöze kuvvet :)



Afiyetle & sağlıkla,

Ps: Fotoğraf için özür diliyorum, sanırım biraz çözünürlük problemi var :(

17 Ağustos 2010 Salı

SOĞUK ÇORBADA GÜNCELLEME VAR !

soğuk çorba


Ne zamandır aklımda.. Ramazan ayı hatta yaz mevsiminin başından beri de istatistiklerde en çok okunan ve google'da en çok arananlarda çıkmaya başladığından beri de niyetleniyorum aslında ama bir türlü denk gelmiyor. Dün akşam gelen konuklarıma hazırladığım iftar menümde yer alınca hemen bir iki kare pozladım soğuk çorbayı ve böylelikle bir beğenmediğim tarif fotoğrafını daha yenilemiş oldum :)


Dünkü anektodumu anlatayım bari :) Çorba kaselerini mutfakta iftara bir iki dakika kala doldurup masaya koydum. Gelen arkadaşlarımızdan biri yemeğe başlarken çorbadan bir kaşık aldı ve üflemeye başladı. Enginciğim misafire sordu: "Neden üflüyorsun?" Arkadaşın cevabı :"Sıcaktır.." :) ve diyalog şöyle devam eder... "Oğlum o soğuk çorba, dumanı yok üzerinde görmüyor musun?" Arkadaşın cevabı: "Erken mi koydunuz neden soğudu?"


Özellikle yaz iftarlar sofralarına güzel bir başlangıç soğuk çorba, hem pratik hem de ferahlatıcı bir alternatif. Ben nohut ve buğdayı bolca haşladım, buzluğuma porsiyon stoklar yaptım. Kullanacağım zaman sadece sıcak su ile yıkayıp süzüyorum.. Siz de denemelisiniz..


Afiyetle, sağlıkla

16 Ağustos 2010 Pazartesi

SICAKLARDA İFTAR HAZIRLIĞI

Bu sene umduğumdan da zor geçiyor. Hayır acıkmak ya da susuzluk değil problem. Sıkıntım tamamen sıcaktan yana. Hayır olsun Ya Rabbim diyerek bu kavurucu sıcaklara dayanmaya çalışıyoruz hep birlikte. 33 senelik ömrümde yaz mevsiminin bu kadar ortasına denk gelen ilk Ramazan ayı tecrübem bu. Bundan öncesinde çocuktuk tabii, o zaman anlamamışız. Kavurucu sıcaklar ve en fenası da İstanbul'un nefes aldırmayan nem oranı beni benden alıyor. Sıcağı ve yaz mevsimini seven beni bile isyan ettiriyor.

İftarda ne pişirsem diye düşünmek dahi istemiyorum. Canım hatta canımız (eşimin de) hiç bir şey çekmiyor. Özel bir şeyler pişirmek istiyorum ama ne yapsam ne düşünsem fikrim değişiyor, içim almıyor sanki. Kısaca bu sene Ramazan ayı çok çeşitli bol yemekli geçmiyor bizim evde. Haftasonu gelen konuklarıma da hazırlanırken aynı şekilde az ve öz bir şeyler hazırladım ama o bile kaldı diyebilirim.

Canım sadece börek tarzı bir şeyler istiyor.. O yüzden sıkça börek yapıyorum.
Eğer sizin de sofranızda börek tarzı ağır basıyorsa arşivden bir kaç börek tarifi paylaşacağım bugün sizlerle. Yanına soğuk bir meşrubat, cacık ya da salata ile doyurucu bir öğün haline gelebilen böreklerden bir kaç öneri...

Ispanaklı Havuçlu Patatesli Börek

Ispanaklı havuçlu patatesli börek

Kıymalı Börek

Kıymalı Börek


Çiftlik Böreği


çiftlik böreği

Afiyetle, sağlıkla

13 Ağustos 2010 Cuma

BEŞAMEL SOSLU TAVUK

Beşamel Soslu Tavuk


Açık büfe soframda sıcak olarak ikram ettiğim Beşamel Soslu Tavuk'un tarifini itiraf ediyorum, Ramazan için saklamıştım. Gün bugündür dedim, fena mı etmişim.. Elimden geldiğince Ramazan ayında her gün bir tarif yayınlamak gibi bir hedef koydum kendime bakalım başarabilecek miyim? Tabii haftasonları yapamayabilirim :)
Beşamel Sosu çok severim. Herşeye de yakıştırırım. Daha önce de karnıbahar gratende paylaşmıştım sizlerle nasıl uyguladığımı. Özellikle de tavuğa çok yakıştırdığım için beşamel soslu tavuğu sıkça yaparım diyebilirim.
Pratik bulduğum bu yemeğin en sevdiğim yanı ise herşeyi ile önceden hazırlanıp konuklar geldiğinde hemencecik fırına verilerek, sıcak sıcak servis edilebiliyor olması.
Malzemeler:
  • 500 gr kuşbaşı tavuk (ben kalçadan kuşbaşı yaptırıyorum ama göğüs eti seviyorsanız o da yakışacaktır.)
  • 50 gr tereyağ
  • tuz - karabiber
  • beşamel sos
  • rendelenmiş kaşar peyniri
Beşamel sos için malzemelere buradan ulaşabilirsiniz.
Tavukları yıkayıp bir tencereye alıyoruz. Üzerine tereyağını da koyup kapağını kapatmadan pişene kadar kavuruyoruz. Tuz ve karabiberini ilave edip pişince ocaktan alıyoruz.
Beşamel sosumuzu buradaki şekilde hazırlıyoruz.
Sosumuz hazır olunca tavuklarımızla sosu harmanlayarak pişireceğimiz fırın kabına alıyoruz. Üzerine rendelenmiş kaşar peynirini serpip önceden 200 derecede ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Sıcakken servis ediyoruz.


UzmanTV  
Tavuk Graten Tarifi

Afiyetle , sağlıkla

12 Ağustos 2010 Perşembe

ISPANAKLI GÜL BÖREĞİ

Ispanaklı Gül Böreği



Bereketi ile sofralara getirdiği neşesi ile geldi mübarek Ramazan ayı. Sefa geldi, hoş geldi. Ajanda'nın bu ayki sayısında Bir Kaşık Bilgi sayfamda da yazdığım gibi Ramazan ayı getirdiği bereket ile yemek yemeyi sıradanlıktan uzaklaştırıyor, ailenin birarada olduğu kalabalık ve özenli sofralarda çeşitler artıyor.

En çok da sıcakken çorba içebilir miyiz diye düşünüyordum, gayet de istiyormuş vücut.. Yani gelenek bozulmadı sanırım çoğu evde.Çorba ile başlayan menülere devam. Ben de ramazan ayı boyunca bloğun sağ tarafında günlük menü önerileri paylaşıyor olacağım sizlerle.

Ramazan ayında börekler de önemli bir yer tutuyor sofralarda diye düşünüyorum. Bugün sizlerle son derece pratik bir börek tarifi paylaşacağım. Acemi şeflerimin ilgisini çekecek olan bu tarifin deneyimli mutfaklarda sıkça uygulandığına şüphem yok :)

Malzemeler: (12 adet börek için)
  • 3 adet yufka
  • 1/2 kg yıkanmış ve ince kıyılmış ıspanak
  • 1 kase lor peyniri
  • 1 adet orta boy kuru soğan
  • 1 çay bardağı sıvıyağ (ben mısır özü kullandım)
  • tuz
  • üzerine 1 adet yumurta sarısı
  • çörek otu - susam

Soğanı ince ince yemeklik şekilde doğruyoruz. Bir tavaya iki-üç yemek kaşığı sıvıyağ koyup soğanları soteliyoruz. Soğanlar pembeleşince ince kıyılmış ıspanakları ilave edip beraber sotelemeye devam ediyoruz. Suyunu salıp iyice çekene kadar soteleme işlemini sürdürüyoruz. Tuzunu ilave edip ocaktan alıyoruz. Bir müddet soğuttuktan sonra hazırladığımız harca lor peynirini ilave edip karıştırıyoruz.

Bir kasede kalan sıvıyağa bir çay bardağı su ilave edip hazırlıyoruz.

Yufkaların herbirini ortadan ikiye kesip sonra tekrar ortadan ikiye keserek 4 eşit üçgen elde ediyoruz. Toplamda 12 adet üçgen yufkamız olacak.

Yufkaların üzerine bir fırça yardımı ile hazırladığımız su-yağ karışımından sürüyoruz ve geniş kısmına harcımızdan koyarak sarıyoruz. Böylelikle ince bir rulo elde etmiş oluyoruz. Sonra bu ruloyu bir ucundan içe doğru kıvırarak sarıyoruz ve ucunu yine yağlı-su karışımına batırırarak yapıştırıyoruz. Tüm yufkalar için aynı işlemi gerçekleştiriyoruz.

Yağlı kağıt serdiğimiz veya yağladığımız fırın tepsisine dizdiğimiz böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp, çörekotu-susam karışımı serpiyoruz.

Önceden ısınmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyetle, sağlıkla

11 Ağustos 2010 Çarşamba

YEMEKBAHANE HELLO DERGİSİ'nde

yemekbahane_hellodergisi_agustos2010

Efendim sosyete dergisindeydim bu hafta. Ama Bodrum ya da Çeşme'de arzı endam eyleyerek değil :) Yemekbahane ile ...
Pek mütevazi bir başlık değil, ilk okuduğumda "mübalağa olmuş" dedim ama sizinle paylaşmadan da edemedim :)
Bu arada bugün herkeste bir hareketlilik başlar, blog camiası yaz modundan çıkar, tarifler uçuşur diye bekliyorum...
Hoşgeldin Ramazan.. Yemek bloglarına da hoş geldin, sefa getirdin...
Afiyetle & sağlıkla ,

9 Ağustos 2010 Pazartesi

3 GÜN ...3 FİLM ...

Uzun zaman oldu sinema üzerine hiç yazı yazmadığım ... Aslında hala sıkı bir izleyiciyim, kendi çapımda elbette :) hatta Ajanda'nın vizyondakiler sayfasını da ben yazıyorum ama nedense yemeden-içmeden-gezmeden vakit bulamadım sanırım. Bu haftasonu sıcak havaların da etkisi ile 3 gün -3 film şeklinde geçti. Hepsi farklı kategoride olan filmleri çok beğenerek izledim ve sizlerle paylaşmak istedim.


dear john


Cuma gecesi "Dear John" ile başladım film seyretme gündemime.. Mamma Mia'dan tanıdığımız Amanda Seyfried ve Channing Tatum'un başrollerini paylaştıkları film, Sinem'in de hep dediği gibi tam bana göre bir filmdi. Bitmeyen aşk, sabır, aidiyet, romantizm ... Evet evet .. kesinlikle tam bana göreydi :) İzne gelen asker John, yazlıkta tatilini geçiren genç kızla tanışıyor ve tabii ki tutkulu ve uzun soluklu bir aşk başlıyor... Sonrasında birliğine dönen John ve geride bıraktığı aşkını anlatan film romantizm sevenler için ideal ...

serseri mayınlar


Cumartesi ise bu sefer DVD'de konuğumuz Ferzan Özpetek ve son filmi Serseri Mayınlar.. Aile bağlarını, aile için kendinden, yapmak istediklerinden, tercihlerinden ve hatta aşkından vazgeçmeyi konu alan film sizi güldürecek ve düşündürecek nitelikte.. Sonundaki Sezen Aksu şarkısı ise çok etkileyici olmuş...

inception-poster


Ve.. Inception ... Son günlerde sanırım çoğu kişinin gündeminde.. Hakikaten kafa yorulmuş, emek harcanmış, çıktığınızda sizi etkisi altında bırakan bir film... Rüya görmenin, bilinçaltına girmenin gücü, hayatımızdaki izleri çok başarılı bir senaryo ile aktarılmış. Görsel olarak da çok etkileyici olan filmin başrol oyuncusu Leonardo Di Caprio ve filmin yönetmenine dair inceleme ve görüşleri Ajanda'nın Temmuz sayısında Sevgili Sinem ve Akın'ın kalemlerinden okuyabilirsiniz.

Sinemalı günler..
Afiyetle & sağlıkla...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

PATLICANLI SPAGETTI

Patlıcanlı Spagetti


Son üç aydır, ay başı farklı bir anlam kazandı bizler için. Maaş almanın, kira ödemenin ve diğer tüm rutin işlerin dışında bir anlamı var artık. Ajanda ...

Dergiyi çıkartmaya başladığımız ilk günden itibaren ayın ilk günü ve son günü arasında farklı bir trafik var hayatlarımızda ve tabii farklı bir de heyecan. Bu ayki konular ne olacak, röpörtaj kiminle olsun, kapağı nasıl yapalım diye her ay başında yapılan konuşmalar ayın sonunda dizgisi, özeleştirisi, son dakika ilaveleri ile gelişiyor... Ve perde ...

Dergi yayında diye yazıyor , Edi'miz ... Sanki içeriği sayısız kez görüp inceleyen biz değiliz.. Bir telaş herkes yeni okuyacak okurlar gibi gidiyoruz Ajanda'nın sayfasına, sahnede nasıl duruyor bakmaya.

İşte böyle bir andı..yine toplanmış Ağustos sayısını konuşuyorduk sanırım. Bu sefer bizim evde toplanmıştık. Adı toplantı hatta beyin fırtınası .. Ama aç karnına olur mu? Olmaz elbette.. Evde ne varsa reçetesi devreye girdi, patlıcanlı spagetti pişti bizim mutfakta.

Gelen dergi ekibi de beğendi, Engin de..Eee hal böyle olunca tarif Yemekbahane'ye düştü tabii...Bugün yine bizdeyiz, Eylül ayını konuşmaya.. Var mı özel bir isteğiniz :) Yemekbahanecilere kıyak geçmiş olayım dedim :)

Malzemeler:


  • 2 adet orta boy patlıcan
  • 1 paket spagetti
  • 1 adet orta boy soğan
  • 200 gr kıyma
  • 2 diş sarımsak
  • 2 adet domates
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 2 yemek kaşığı ince kıyılmış maydanoz
  • tuz , karabiber, kırmızı biber
  • zeytinyağ
  • su

Patlıcanları soyup küp küp doğradıktan sonra kızartıyoruz. Kızarttığımız patlıcanları kağıt havluda bekletiyoruz.

Bir tencerede su kaynatıp içine zeytinyağ ve tuz ilave ediyoruz. Spagettiyi pişirdikten sonra süzüyoruz. 2-3 kaşık zeytinyağını kızdırıp süzdüğümüz spagettiyi yağda çeviriyoruz.

Başka bir tencerede 2-3 yemek kaşığı sıvıyağında önce küp küp doğranmış soğan ve sarımsakları soteliyoruz. Soğanlar yumuşayınca kıymayı ilave ederek sotelemeye devam ediyoruz. Domatesleri yemeklik doğrayıp sotelediğimiz kıymaya ekliyoruz. Salçaları katıp baharatını arzu ettiğimiz şekilde ekliyoruz. Kızarttığımız patlıcanları da ilave edip, üzerine yarım çay bardağı kadar katıyoruz. 3-4 dakika pişmeye bırakıyoruz. Son olarak maydanozunu ekliyoruz.

Spagettinin üzerinde hazırladığımız sosu gezdirerek servis ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

2 Ağustos 2010 Pazartesi

AJANDA "AĞUSTOS" SAYISI İLE YİNE KARŞINIZDAYIZ

Ajanda Ağustos Kapak



Zamanın izafiliğini Ajanda ile daha da bir hissediyorum sanki. Geçmesin dediğim zaman, Ajanda söz konusu olduğunda, aksın gitsin de artık herkesle paylaşalım, yayınlayalım dediğim bir hal alıveriyor birden :)

İşte yine beklediğim o an geldi ... Ağustos sayımız ile karşınızdayız. Ramazan ayının getirileri dergimize de yansıdı.

Bu sayımızdan birkaç başlık:

  • Pera'da Made in Japan Rüzgarı
  • İstanbul'da Turist Olmak "MISIR ÇARŞISI"
  • Leonardo di Caprio Filmleri
  • Kardeşimi Hem Seviyorum Hem Kıskanıyorum
  • Hüzünlü Bir Şehir "MOSTAR"
  • Bir Kaşık Bilgi "Ramaza'ın Bereketi"
  • İnceleme "Christopher Nolan"
  • Markalar Mercek Altında
  • Bir Yazar Bir Kitap "Halide Edip Adıvar"


ve daha neler neler ...

Keyifli okumalar diliyor, merakla yorumlarınızı bekliyorum ...

Ajanda'yı online olarak direk bloğumuzdan okuyabilir ya da PDF olarak masaüstüne indirebilirsiniz.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails